telefonda flört: architect guy


architect guy'la görüşmeye başladık.

evet, pat diye. ben adrien'la birkaç kez daha görüştüm ve anksiyetelerimi azdıracak bi takım saçmalıklar daha oldu, neyse ki idmanlıyım, iletişimi kestim. ona çok kızdığım ve çok eşli olduğunun da benim nezdimde aleni olarak kanıtlandığı bir akşam architect guy'ın telefon numarasını ortak bir arkadaşımızdan istedim. ve ona içeriği çok da önemli olmayan bir mesaj gönderdim. sonrasında yazışmaya başladık. hatta bana "senin beni arayacağından emindim sadece 6 ay sonra olmasını beklemiyordum. daha önce arayacağını düşünmüştüm" dedi. ben dalga geçince de "yaa ne sandın, herkes senin numaranı alıp bi kahve içelim diye peşinden mi koşacak," diye de uzun uzun gülmeyi ihmal etmeden ekledi.

son haftalarda neredeyse her gece geç saatlerde arıyor beni. hatta temmuz başında yaşadığı yere bir seyahat planım olduğunu öğrendikten sonraki gün, haziran ortasında istanbul'a geleceğini ve o tarihlerde istanbul'da olup olmayacağımı teyit etti.

bu akşam mesela yer yer de gerildiğimiz ve birbirimizi yokuşa sürdüğümüz uzun bir telefon görüşmesi yaptık. "biz seninle neden bu kadar çok konuşuyoruz, hiç sevmem telefonda konuşmayı" minvalli... halbuki aradığında dün yaşadığım gıda zehirlenmesi sonucu, iyi olup olmadığımı öğrenmek istediğini, günlerdir çizim yaptığı için 3'er saatten fazla uyumadığını ve hemen yatıp uyumak istediğini söylemişti. 2 saatten fazla konuştuktan sonra aslında muhabbetin biraz da tatsız bir yere gelmesi nedeniyle telefonu kapatmıştık. ben duşa girdim, 15 dakika sonra çıktığımda telefonumda bir cevapsız arama vardı. tabii ki oydu.

ne olacağını bilmiyorum ama gün içinde ara ara telefonum çalmış mı acaba, diye bakarken buluyorum kendimi. keza akşam eve dönerken aklımda architect guy vardı. sonra birden telefonum çalınca ve mutluluk içinde telefona yanıt verince otobüste yanımda oturan kadın bile bendeki bezgin bekir'den çılgınca neşeli ve kahkahalarla gülen, saç savuran filan bi kadına dönüşüm sürecini fark etti. çantamı düzeltmek için hamle yaptığımda kadının şaşkın bakışlarıyla karşılaşıp utandım :)

neyse...

haftaya burada. hissi durumumu bilmiyorum. sadece "nice company" durumu gibi şu anda -ki bestfriend g'ye bile söz etmedim ve architect guy onun fakülteden arkadaşı aslında. bildiğim tek şey bütün haftasonumu onunla geçirmek istediğim. yalnız. baş başa. ama cinsel bir paylaşım olmasını istemiyorum. kahvaltı edelim, film izleyelim battaniye altında. çay yapalım, laflayalım. birlikte çok gülüyoruz, tılsımının kaçmasını istemiyorum. zaten "olur"u yok bizim olayımızın. türkiye'nin güneyiyle kuzeyinde iki şehir... memleketin iki yakasını tutup biraraya getirmek nasıl mümkün değilse bizimki de öyle.

iyi geliyor bana. adrien'ı düşünmüyorum. gün içinde kendimi ne zaman arayacağını düşünürken buluyorum, filan. şimdilik yetiyor. keşke böyle kalsa...

sevgiler
jk

ps: bu şarkı ona beni hatırlatıyormuş. öyle dedi.







Comments

Popular Posts