"officially" evde kaldım!



garip bir ruh hali... sıkıntılı... böyle havaları hiç sevmem zaten hava dediğin yağmurlu olur. bir güneşli, bir kapalı, bir basık, bir yağmurlu olmaz. böyle havalar hele bir de regl öncesi hiç çekilmez.

ender başvurduğum bir biçimde ne yazacağımı, neye bağlayacağımı bilmeden yazıyorum. kafamın içinde bir sürü soru işareti var. ara ara dağıtıyorum onları ama sonra biber gazının etkisi geçince eski konumunu alan gezi direnişçisi gibi ne olduğunu anlamadan yine üşüşüyorlar zihnime.

bir adamla birlikteyim, yeni biri değil, adrien'dan söz ediyorum. gezi direnişi bizi de birleştirdi. merak etmiş beni ve bir gün aradı, revirlere bakıyormuş, ben de malum direniyorum. bir akşam istiklal'de birkaç dakika görüştük. sonrasında tekrar bir araya geldiğimizde "eski eş" meselesini konuştuk. kafam netti. nathaniel'ın dallamanın teki olduğu gerçeğine uyanmıştım.  özlemiştim. derken tekrar bir şeyler başladı aramızda.

yaşadığım evi sevmiyorum. ne yazık ki buradan 6-7 aydan önce çıkmam da mümkün görünmüyor. girerken yöneticilerimin verdiği terfi sözü gerçekleşmeden ve maaşımda bir iyileşme olmadan buradan ayrılmam imkansız. adrien'dan hoşlanıyorum ama mütemadiyen pis ve dağınık evimde adrien'ı ağırlamaktan hoşlanmıyorum. hoş, o da bana gelmekten pek hoşlanmıyor anlaşılan. tahammül sınırım evde beslediğim king kong'dan ötürü oldukça düşük. çünkü evim mutfak -özellikle en temiz olması gereken yer- başta olmak üzere pis, rutubetli, ışık almıyor ve konforsuz. ben de eve sürekli çeki düzen veremiyorum zira hollywoodlu king kong'un el koluyla empire state'i yıkıp new york'un altını üstüne getirdiği gibi benim evcil king kong'um de eve aynı şeyi yapıyor. zaten de dağınık bir insanım ama pisliğe tahammülüm yok. saatlerimi verip temizledikten sonra reçele bulanmış buzdolabı, yerleri süpürüp sildikten sonra etrafa saçılmış çekirdek ve tuzlu fıstık kabukları, yağ lekeleriyle bezenmiş mutfak dolapları, sildikten yarım saat sonra yemek dökülmüş ocak, her gece evde misafir görmekten imanım gevredi. galiba bıktım artık evimi birileriyle paylaşmaktan.

haftasonları çok asabi oluyorum. uyandığımda verdi açıp mutfakta oyalanmak istiyorum. ama bu neredeyse hiçbir zaman mümkün olmuyor. bu sabah adrien içerde uyurken ben de gürültü yapmadan mutfakta pancake yapmaya çalışıyordum ve iyice anladım ki "officially" evde kaldım. çünkü benim evde kendimden başka birine tahammülüm yok. eve zaten tahammülüm yok. en fazla kedi... hadi 2 kedi olsun ama ikinci bir kişi değil bu.

öyle işte...
jk

Comments

  1. Su adet kanamasi etiketi olmasaydi sana taliptim :/

    ReplyDelete
    Replies
    1. ahhaha :)) hay allah tüh görüyo musun, bak şimdi.

      Delete

Post a Comment

Popular Posts