yok bana haber maber...


bir medya unsurunda iş görüşmem var ama erteledim. şimdi muhtemelen bunlar "gel başla" diyecekler ve ben hiç istemiyorum orada çalışmak, bir de arada hatır-gönül durumu var, haliyle. çünkü habercilik ölmüş, yaratıcılık da ölmüş. seri üretim habercilik bu işin ruhuna tecavüz etmiş. mesela bak bugün kar yağışıyla ilgili haberlere farklı kanallardan, ne demek istediğimi anlayacaksın. "istanbul beyaza büründü", "istanbul kara teslim" ve "istanbul'un karla sınavı" olmak üzere 3 ata oynamak istiyorum. ha bir de "istanbul'da kırmızı alarm", evet, bunu unutmuşum. 4 etti. ölü filan varsa trafikte "kar/tedbirsizlik/dikkatsizlik can aldı" filan. off neyse... neyi kanıtlamaya çalışıyorsam...

kaldı ki burası benim uzun bir süre takip ettiğim de bi' yerdi vakti zamanında. ama sonra sonra reklamverenin profili değiştikçe yaptıkları haberin "dili" de değişir oldu, bi de o mahalle delikanlısı üslubu zaten trend haline geldi, dalga dalga yayıldı, mesela artık istesen de kaçamayacağın bir durumda şu an. işte gerek ahmet altan fenomeni olsun ki ondan başka kimseye yakışmadığı konusunda ısrarcıyım, gerek popstar başbakan olsun, zaten türk insanının ruhunda var bu arabesk delikanlı tavır... kendini ifade etme fırsatı buldu böylelikle, filan. neyse velhasıl ben o agresif, abartan, köpürten, atarlı, meydan okuyan üslubu sevmiyorum. ergenliğimi anımsatıyor.

sadece başlığa ve spota özendiğimiz hiçbir içerik barındırmayan, hiçbir detay vermeyen, üslup farklarına müsaade etmeyen, kuş kadar yazmaya müsaade eden, görselliğe boğan haber dilini -zaten- sevmiyorum. yanlış ülkede doğmuşum tabii. bbc'de çalışacak olsam böyle dertlerim olmazdı, bunun da farkındayım. her neyse... istemiyorum artık haber maber. bu işte bir tatmin yok bana, farkındayım, şu şirketten haber gelse de artık gazeteci gömleğini çıkarıp ekonomist gömleğini giysem bir an evvel. kıçımın kenarı kadar ekonomist olduğumu da biliyorum ama olsun. çalışırım. tatmin duygusu çok önemli benim için çalıştığım işte, gerçek bir çalışkan, kentli kadın muhafaza ediyorum esasında içimde. cidden!

ps: bi' de bir demokrasi, demokratlık mevzuu var ki midemi bulandırıyor. herkesin kendini demokrat olarak tanımladığı ama demokrasinin d'sinden nasibini almamış bu insanlar arasında galiba bi' tek ben demokrat değilim. ondan bu hırçınlığım zaar. anyway... akp'nin dilimize eksik-gedik bir biçimde kazandırdığı demokrasi buysa ben almak istemiyorum. ben zaten çayı da şekersiz içerim. hade byesss.

sevgiler
jk

Comments

Post a Comment

Popular Posts